Massive Attack: Yıllardır dünyayı turladık, gezegeni kurtarmak için değişmek zorundayız

İklimAcil!
-
Aa
+
a
a
a

Müzik endüstrisi büyük bir karbon etkisi yarattı. İklim uzmanlarıyla çalışan bir grup olarak bizler kendimizinkini en aza indirmeye çalışacağız.

Fotoğraf: unhcr.org

Bu makale Massive Attack adına müzisyen Robert Del Naja tarafından yazılmıştır.

Müzik endüstrisi büyük bir karbon etkisi yarattı. İklim uzmanlarıyla çalışan bir grup olarak bizler kendimizinkini en aza indirmeye çalışacağız.

Okul grevleri ve kitlesel eylemci tutuklamalarıyla halk bilincine aşılanan iklim aciliyeti, pozitif eylemlilikten daha fazla iç gözlem yaratmış gibi görünüyor. Kişisel fedakârlık, ikiyüzlülük ve yaşam tarzı değişikliği etrafındaki tartışmalar oldukça ses çıkarıyor ancak kısa süre önce iklim uzmanı Michael Mann'ın da vurguladığı gibi, bu yaklaşım felaketi önlemek için gerekli olan sistem değişikliğine dair yaygın talebin arada kaybolması tehlikesini yaratıyor.

Bu tartışma, müzik endüstrisinde de oldukça canlı (ve eşit derecede karışık). Öncelikli önem, genellikle tek kullanımlık plastikler veya grubun uçakla yolculukları gibi konulara verilmekte. Her ne kadar bu konular da önemli olsa da, bulgular göstermektedir ki izleyici taşımacılığı ve mekânların elektrik kullanımı gibi faktörler, büyük müzik etkinliklerinin ürettiği tüm CO2 emisyonunun %93'ünü oluşturmaktadır.

Yıllardır dünyayı turlayan bir grup olarak, bu konu üzerinde derinlemesine düşünmek için gerekçelerimiz var. Her ne kadar kendimizin ve endüstrimizin karbon etkisi hakkındaki endişeler bizim için yeni olmasa da, konunun aciliyeti ile ilgili kaygılar yeni. Geçtiğimiz yıl BM Hükümetler arası İklim Değişikliği Paneli, “toplumun tüm yönlerinde hızlı, geniş kapsamlı ve benzeri görülmemiş değişiklikler” için çağrıda bulundu ve karbon emisyonunun eğlenceye bakılmaksızın zararlı olduğunu belirtti. Başka bir deyişle, turda olanlar turda kalmıyor.

Neredeyse yirmi yıldır bireysel adımlar attık - birçok grup gibi ağaç dikimi için para ödedik, tek kullanımlık plastiklerin kullanımını yasakladık ve mümkün olan her yere trenle seyahat ettik. Gelişmiş karbon dengeleme modellerini araştırdık, ancak bu programları araştırırken ciddi sorunlarla karşılaştık.

İlk olarak, dengeleme kavramı, varlıklı kişilerin zevk aldığı yüksek karbon salımlı eğlence aktivitelerine eylem sorumluluğu ve fedakârlığını başkalarına aktararak devam edebileceği yanılsamasını yaratır. -genellikle de güney yarım küredeki daha yoksul uluslardaki insanlara-. Bulgular, dengeleme programlarının sorunun oluşumunda en az rol oynayan ve söz hakları olmayan yerli ve kırsal topluluklar için ciddi hasara yol açabileceğini öne sürmekte.

Sonuçta, karbon dengeleme, emisyonu azaltmak yerine bir yerden diğerine aktarır. Avrupa komisyonu, projelerin % 85'inin “gerçek” veya “ölçülebilir” bir azalma sağlamasının mümkün olmadığı konusunda uyarırken, BM çevre programı yakın zamanda dengelemenin “eylemsizlik için serbest geçiş” aracı olarak kirleticiler tarafından kullanılamayacağını belirtti.

Ayrıca turnelere çıkmayı tamamen bırakmayı da konuştuk - ki bu dikkate değer önemli bir seçenek. Ancak gerçekte, gerekli etkiyi elde etmek için bütün uluslararası grupların turlamayı bırakması gerekli. Yüzlerce grubun dâhil olduğu büyük bir istihdam endüstrisinde bu gerçekleşecek gibi görünmüyor. Şu anda gerçekleştireceğimiz her bireysel eylem, endüstrimiz beraber hareket etmediği takdirde boşuna olacak. Bir sistem değişikliği yaratmak için kolektif eylemlilik dışında önümüzde başka gerçek bir alternatif yok.

Bugün, tipik turne döngülerinin karbon ayak izini haritalandırmak ve özellikle sektörümüzde CO2 emisyonunun üretildiği üç alan olan grup seyahatleri ve üretim, izleyici taşımacılığı ve mekân konularını incelemek için ünlü Tyndal Centre for Climate Change Research (İklim Değişikliği Araştırması için Tyndal Merkezi) ile çalışacağımızı açıklıyoruz. Ortaya çıkacak dekarbonizasyon yol haritası, emisyonun hızlı ve önemli ölçüde azaltılmasına yardımcı olmak adına diğer turlayan gruplarla, organizatörlerle ve festival/mekân sahipleriyle paylaşılacaktır.

Net gerçek şu ki, bunu başaramamız konunun bizim elimizden çıkması anlamına gelecektir. Geçtiğimiz aylarda (büyük ölçüde grevler ve tutuklananlar sayesinde) İngiltere'de 245 yerel yönetimde iklim aciliyeti ilan edildi, bunlardan 149'u 2030 yılı veya daha öncesinde sıfır emisyon hedefini belirledi. Bu yerel yönetimlerin arasında sadece festival sektörü için en yoğun katılımlı beş İngiltere açık hava etkinliği olan Glastonbury, Download, Reading/Leeds, V Festivals ve Creamfields festivallerinin her biri için lisans veren makamlar yer almaktadır. Kaçınılmaz olarak bu festivallerin etkinlik planları karbon emisyonu ile ilgili zorunlu kurallar içereceği için emisyonların çarpıcı ve devamlı bir şekilde azaltılmaması durumunda bu festivallere lisans verilme olasılığı oldukça zayıf.

İçinde bulunduğumuz kutuplaşmış sosyal iklim dikkate alındığında, moral yükseltici ve birleştirici kültürel etkinlikler günümüzde her zamankinden daha önem teşkil etmekte ve hiç kimse bu etkinliklerin ertelendiğini ya da iptal edildiğini görmek istemez. Bu nedenle önümüzdeki zorluk, daha fazla taahhüt, söz ve yeşil aklama (greenwashing) başlıklarından uzak durmak ve onun yerine büyük bir değişimi benimsemek.

Tyndall Merkezi tarafından hazırlanan raporun her probleme çözüm sağlamayacağını ve rapordaki bulguların gerçek hayata uygulanmasının bizler ve sektördeki bizim kadar değişim yaratmaya hevesli meslektaşlarımız için önemli değişimler gerektireceğini biliyoruz. Ancak aciliyet bağlamında, iş yapmaya her zamanki gibi devam etmek - doğası, yüksek profili veya popülerliğinden bağımsız olarak - kabul edilemez.

Açık Radyo için çeviren: Cansu Yapıcı